
İtirazın İptali
İTİRAZIN İPTALİ
DAVASI
I – İTİRAZIN İPTALİ
DAVASININ AMACI ve ANLAMI NEDİR?
İtirazın iptali davası, borçlunun ödeme emrine
itirazı üzerine durmuş olan ilamsız bir takipte, borçlunun bu itirazını hükümden
düşürmek amacıyla başvurulan bir dava türüdür. İtirazın iptali davasının esas amacı,
ödeme emrine yapılmış itirazın hükümden düşürülmesidir. Bu bakımdan bu davaya, itirazın
iptali davası denilmektedir. İptale konu söz konusu itiraz, ödeme emrine yapılan
itirazdır.
“İtirazın iptali davası, ne bir eda davası, ne
de bir tespit davasıdır. Bu davada, itirazın iptalini isteyen alacaklının bazı isteklerine
göre tahsil tarafı ve bazı isteklere göre de tespit tarafı ağırlık gösterebilir.
İtirazın iptali davası, eda ve tespit isteklerinden meydana gelen karma bir dava
şekli olup nevi şahsına münhasır bir dava çeşididir.”[1]
II – İTİRAZIN İPTALİ DAVASININ KOŞULLARI NELERDİR?
1. Yetkili İcra Dairesinde Geçerli İlamsız İcra Takibinin Bulunması
İtirazın iptali davası açılabilmesinin en önemli
ve birinci şartı geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunmasıdır. İtirazın iptali
davasının açıldığı tarih itibariyle, ortada geçerli bir ilamsız icra takibi
yoksa alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davası, mahkemece dava şartı yokluğu
nedeni ile reddedilecektir. Bu şart, taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece
yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir. Yargılama devam ederken
de, dava şartlarının varlığını koruması gerekir. Dava açılırken var olan bir dava
şartının, daha sonradan ortadan kalkması durumunda, bu husus da mahkemece re’sen
değerlendirilecektir[2].
İtirazın iptali davasının en önemli şartı olan
bu şart, kendi içinde bir takım alt şartlar taşımaktadır. Bu alt şartların etraflıca
incelenmesi gerekmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
·
İcra takibinin ilamsız icra takibi olması,
·
İcra takibinin yetkili icra dairesinde yürütülmesi,
·
İtirazın iptali davasının açıldığı tarihte takibin
geçerli olması,
·
İtirazın iptali davası karara bağlanacağı tarihte takibin
ayakta (iptal edilmemiş) olması,
2. Davalıya Geçerli Bir Ödeme Emri Tebliğ Edilmiş Olması
İtirazın iptaline dayanak oluşturan ilamsız icra
takibinde, borçluya usulüne uygun geçerli bir ödeme emri çıkarılmış olması gerekir.
Usulüne uygun çıkarılmamış bir ödeme emri için yapılan itirazın iptali dava edilirse,
davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekir.
& Davalı borçluya icra takibinde
ödeme emri tebliğ edilmediği gibi davalı tarafından da borca itiraz dilekçesi verilmemiştir.
Bu nedenle bu davalı hakkındaki davanın dava şartı yokluğundan dolayı reddedilmesi
gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir[3].
3. Ödeme Emrine Geçerli Bir İtiraz Bulunması
İİK’nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali
davasının, ilamsız icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine duran
takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl
içinde açılması gerekir. Buradan da anlaşılacağı üzere, itirazın iptali davasının
koşullarını, yetkili icra dairesinde girişilmiş geçerli bir ilamsız icra takibi,
bu takip sebebiyle çıkarılmış ödeme emrine 7 günlük yasal süre içinde yapılmış itiraz,
itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemede dava
açılmış olması şeklinde sıralayabiliriz[4].
4. Davacının Hukuki Yararının Bulunması
Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davasının
açılması için de davacının hukuki yararının bulunması gerekir.
5. Davanın Bir Yıllık Hak Düşürücü Sürede Açılması
İtirazın iptali davası, borçlunun yaptığı İTİRAZIN
TEBLİĞİNDEN İTİBAREN bir yıl içinde açılmalıdır (İİK m. 67/1). Bu bir yıllık
süre, HAK DÜŞÜRÜCÜ süre olup hakim tarafından re'sen gözetilmelidir.
Bir yıllık hak düşürücü süreden sonra açılan
itirazın iptali davasının reddi gerekir.
& Mahkemece, davacının görülmekte
olan davayı kendisine tebligatın yapıldığı tarih olan 13.06.2012 tarihini takip
eden 1 yıllık hak düşürücü süre olan 13.06.2013’ te açması gerekirken bu süre geçtikten
sonra 09.05.2014 tarihinde açtığı, bu şekilde hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle,
davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı
vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna
uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan
alınmasına, 17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi[5].
Kanun koyucu iki durumda 7 günlük süre öngörmüştür.
Bunlardan ilki, ihtiyati haczin tamamlanması için yapılan icra takibinde
(İİK m. 264/1), borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde karşımıza çıkar. Bu
durumda, alacaklı ihtiyati haczi devam ettirmek isterse, itirazın kendisine tebliğinden
itibaren yedi gün içerisinde itirazın hükümden düşürülmesi yollarından birisine
başvurmalıdır (İİK m. 264/2). Diğer bir ifade ile, alacaklı böyle bir durumda İİK
m. 67 hükmü gereğince itirazın iptali davası açmak isterse, borçlunun itirazının
kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemelerde
bu davayı açması gerekir. Aksi halde, alacaklının borçlunun malları üzerine koydurduğu
ihtiyati haciz hükümsüz kalır (İİK m. 264/4)[6].
Bir diğer istisna, gecikmiş itiraz halinde
karşımıza çıkar. Gecikmiş itiraz durumunda mazeretin kabulüne karar verilmişse ve
daha önceden borçlunun mallarına haciz konulmuşsa, alacaklı, mazeretin kabulü kararının
tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesinden
itirazın kaldırılmasını istemeli veya genel mahkemelerde itirazın iptali davası
açmalıdır. Aksi takdirde, haciz kalkar (İİK m. 65/5). Her iki durumda da, bir yıllık
dava açma süresi değiştirilmiş veya kısaltılmış olmayıp, söz konusu durumlara özgü
olmak üzere, haczin veya ihtiyati haczin sonucunu bir an önce belirlemek, borçlunun
uzun süre boyunca durumunu ağırlaştırmamak amaçlanmıştır[7].
6. İtirazın İcra Hukuk Mahkemesince Kaldırılmamış Olması
Elinde İİK m. 68-68/a hükmünde yazılı belgelerden
biri bulunan alacaklı, dilerse icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir.
Dilerse genel mahkemede itirazın iptalini dava edebilir. Alacaklı, birinci yöntemi
tercih etmiş ve itirazın kaldırılması talebi reddedilmiş ise, itirazın tebliğ tarihinden
itibaren bir yıllık süre dolmadan itirazın iptalini dava edebilir. Yine aynı süre
içerisinde, itirazın kaldırılması talebinden vazgeçerek itirazın iptalini dava edebilir.
Buna karşılık, icra mahkemesine yaptığı itirazın kaldırılması talebi kabul edilmişse,
itirazın etkisi ortadan kalkmış ve takibe kaldığı yerden devam edilmiş olunacağından,
itirazın iptali davası açılmasında hukuki menfaat yoktur.
7. Derdestlik ve Kesin Hüküm Bulunmaması
Genel mahkemelerde açılan itirazın iptali davası
sonucunda verilen kararlar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil ederler. Bu nedenle,
daha önce açılıp sonuçlanmış itirazın iptali davasına dayanak icra takibi için tekrar
itirazın iptali talebinde bulunulamaz.
8. İş ve Ticari Davalarda Arabulucuya Başvurma Şartının Gerçekleştirilmesi
III – GÖREVLİ ve YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?
İtirazın kaldırılması talepleri icra hukuk mahkemesince
incelenirken, itirazın iptali davaları GENEL MAHKEMELERDE görülür. Görev
kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
İtirazın iptali davasında yetkili mahkeme ile ilgili,
HMK m. 6 vd. hükümlerinde yer alan kurallar geçerlidir. İcra takibinin yapıldığı
yer, itirazın iptali davası ile de yakından ilgili olup, olması gereken hukuk açısından,
İcra ve İflâs Kanunu m. 69/2, 72/8, 89/3 hükümlerinde olduğu gibi, icra takibinin
yapıldığı yer mahkemesini (özel bir kanun hükmü ile) itirazın iptali davası için
de yetkili kılmak gerektir. Bunun sonucu olarak, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi,
HMK m. 6 vd. hükümlerine göre yetkili değilse, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde
itirazın iptali davası açılamaz[8].
IV –DAVANIN TARAFLARI KİMLERDİR?
İtirazın iptali davasında davacı, davaya dayanak
teşkil eden icra takibindeki ALACAKLIDIR. Borçlunun ödeme emrine yaptığı
itirazı hükümden düşürmek için açılan bu davayı, itirazın kendisine tebliğinden
itibaren alacaklı açacaktır.
İtirazın iptali davasında davalı, davaya dayanak
teşkil eden icra takibindeki BORÇLUDUR. Zira itirazın iptali davası, ödeme
emrine yapılan itirazı hükümden düşürmek için yapılır. Ödeme emrine itirazı borçlu
yaptığı için, bu davada davalı konumundaki kişi de borçlu olacaktır.
& Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak, davanın
müvekkili şirketin ikametgah adresi olan Gaziantep Mahkemelerinde açılması gerektiğini,
takip ve dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davaya dayanak fatura konusu
malın kıvrılma nedeniyle ayıplı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini
istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, takibe dayanak
fatura ve sevk irsaliyesinin davalı vekiline 27/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği,
verilen iki haftalık süre içerisinde tebliğ edilen belgelere karşı davalı vekilinin
herhangi bir itiraz dile getirmediği, davalı her ne kadar yasal süresi içerisinde
ayıp ihbarında bulunulduğunu savunmuşsa da ihbarda bulunulduğuna ilişkin yeterli
delil bulunmadığından bu savunmaya itibar edilemeyeceği anlaşılmakla davanın kabulüne
karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ilamsız
icra takibinden dolayı itirazın iptaline ilişkindir. İtirazın iptali istemi icra
takibine sıkı sıkıya bağlı dava türlerindendir. İcra takip talebinde borçlu ...gösterildiği
gibi, dayanak faturanın da aynı şirket adına kesildiği görülmüştür. Davalı borçlu
icra takip dosyalarındaki borçlu ile herhangi bir ilgilerinin olmadığını belirtmiştir.
Davacı tarafından itirazın iptali davası ... aleyhine açılmış olup, mahkemece davanın
pasif husumet yokluğundan dolayı reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi
bozmayı gerektirmiştir[9].
V – YARGILAMA USULÜ NASILDIR?
İtirazın iptali davasında yargılama
usulü: İtirazın iptali davaları
genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür. Davada genel itibariyle asliye
hukuk mahkemesi görevli olmakla birlikte, davaya konu hukuki ilişkinin
kaynağına göre ticaret mahkemesi, sulh hukuk mahkemesi veya ticaret mahkemesi
gibi mahkemeler de görevli olabilmektedir. Görev konusunu yukarıda etraflıca
inceledik. Uygulanacak yargılama usulü de, aynı şekilde dava konusuna göre değişebilmektedir.
Örneğin ticari bir borç için yürütülen icra takibine itirazın iptali davasında yazılı
yargılama usulü
uygulanırken; kira alacağı (HMK m. 316/1-a) veya kıdem tazminatı alacağı (HMK
m. 316/1-d) için yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali davalarında basit
yargılama usulü uygulanır.
X – MAHKEMECE VERİLECEK HÜKÜMLER NELERDİR?
İtirazın iptali davasının
yapılan yargılaması sonucunda davacının haklı olduğu, diğer bir ifade ile borçlunun
borçlu olduğu sonucuna ulaşılmışsa, borçlunun itirazının iptaline ve şartlarının
bulunması halinde icra inkâr tazminatına hükmedilecektir. Belirtildiği üzere, davanın
kabulüne, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilecektir.
İtiraz yerinde görülürse,
diğer bir ifade ile, alacaklının alacağının bulunmadığı sonucuna varılırsa, itirazın
iptali davasının esastan reddine karar verilecektir. Bu ret kararının kesinleşmesi
sonucunda, alacaklının başlattığı icra takibi iptal edilmiş sayılır[10].
Davanın reddi kararı, maddi anlamda kesin hüküm
teşkil edeceğinden, icra takibine konu alacak için tekrar ilamsız icra takibi yapılamayacağı
gibi, söz konusu alacak için mahkemede alacak davası açılamaz[11].
Alacaklının takibi kötüniyetle başlattığının tespit
edilmesi halinde, borçlunun talebi üzerine % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet
tazminatına hükmedilmelidir.
[1] Gönen
Eriş, Ödeme Emrine İtirazın İptali Davası ve Bazı Sorunlar, ABD, Y:1977, S:5, s.
828.
[2] Y19.HD,
04/10/2018 T., 2017/1486 E., 2018/4781
K.
[3] Y19.HD, 24/01/2019 T., 2018/523 E., 2019/451 K.
[4] Y19.HD, 27/03/2017 T., 2016/7656 E., 2017/2469 K.
[5] Y19.HD,
17/01/2019 T., 2017/2001 E., 2019/201
K.
[6] Kuru,
İcra-El Kitabı, s. 254: Arslan/Yılmaz/Taşpınar-Ayvaz/Hanağası, s. 175.
[7] Arslan/Yılmaz/Taşpınar-Ayvaz/Hanağası,
s. 175.
[8] Kuru,
İcra-El Kitabı, s. 251-252..
[9]
Y19.HD, 15/11/2016 T., 2016/4044 E., 2016/14808
K.
[10] Arslan/Yılmaz/Taşpınar-Ayvaz/Hanağası,
s. 176.
[11] Arslan/Yılmaz/Taşpınar-Ayvaz/Hanağası,
s. 176.