Şirketler Hukuk ve İcra İflas

Şirketler Hukuk ve İcra İflas

Şirketler Hukuk ve İcra İflas

İCRA HUKUKUNDA ŞİKÂYET

 

I – ŞİKAYET NEDİR?

Şikâyet, İcra ve İflas Kanunu’nun 16-18. hükümleri arasında düzenlenmiştir.

Şikâyet ve şartlar :

Madde 16 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)

Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet olunabilir. Şikâyet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilir.

Şikâyet, icra ve iflas dairelerinin hukuka aykırı olarak yaptıkları işlemlerin iptal edilmesini, düzeltilmesini veya sebepsiz yere sürüncemede bırakılan işlemin yapılmasını sağlayan, taraflara verilmiş bir imkandır[1].

Şikâyet, icra ve iflas hukukunun en önemli müesseselerinden biridir. Zira icra ve iflas dairelerinin yaptıkları hukuka aykırı işlemlerin önemli bir bölümü şikâyet yoluyla düzeltilir veya iptal edilir veya yerine getirilmeyen ya da sürüncemede bırakılan işlemin yapılması emredilir.

Şikâyet bir dava değildir[2]. Şikâyet, “icra ve iflas dairelerinin kanuna aykırı olan veya uygulandığı somut olaya uygun bulunmayan işlemlerin iptali ile düzeltilmesini veya yerine getirilmeyen yahut sebepsiz yere sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesini sağlamak için kabul edilen icra ve iflas hukukuna özgü bir kanun yoludur.”[3]

Yargıtay HGK da kendisine intikal eden bir olayda, “İcra daireleri icra hakimliklerinin daimi gözetimi ve denetimi altında olup, işlemlerine karşı icra hakimliklerine şikâyet yoluna başvurulur. Şikâyet, icra dairelerinin icra hukukuna aykırı olan ve hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptali ve düzeltilmesini veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesini sağlamak için kabul edilmiş bir kanun yoludur.  İcra ve İflas Dairelerinin yaptıkları işlemlerin kanuna veya hadiseye uygun düşmemesi halinde İcra ve İflas Kanunu’nun 16.maddesi uyarınca bu işlemlere karşı icra mahkemelerine şikâyet yoluna  başvurulabilir.” sonucuna varılarak şikâyetin bir kanun yolu olduğu kabul edilmiştir[4].

 

II – ŞİKAYETİN KOŞULLARI NELERDİR?

A) Şikayete konu bir işlem bulunmalıdır.

İİK’nun 16. maddesinde, şikâyete konu işlemler olarak “icra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemler” gösterilmiştir. Bunun yanı sıra, kanun koyucu bazı özel hallerde şikâyete konu olabilecek işlemleri ayrıca ve açıkça belirlemiştir.

İcra ve iflas dairelerinden başka organların işlemlerine karşı şikâyet yoluna gidilebilmesi için kanunda açık hüküm bulunması gerekir. Kanunun, işlemlerine karşı şikâyet yoluna gidilebileceğini hükme bağladığı organlar şunlardır;

·                                          İflas idaresi (İİK m. 227)

·                                          Alacaklılar toplanması (İİK m. 225)

·                                          İflas bürosu (İİK m. 221/4)

·                                          Konkordato komiseri (İİK m. 290/3)

·                                          Konkordato tasfiye memurları (m. 309/ç)

B) Bir Şikâyet Nedeni Bulunmalıdır.

Şikâyet konusu edilebilecek işlemde şikâyet nedeni bulunmalıdır. Kanunun şikâyet nedeni olarak saydığı sebepler şunlardır:

-       İşlemin Kanuna Aykırı Olması

Kanuna aykırılık ile kastedilen, bir kanun hükmünün hiç uygulanmaması veya eksik uygulanmasıdır. Örneğin haczedilmesi mümkün olmayan bir malın haczi bu kapsamdadır.

 

-       İşlemin Olaya Uygun Olmaması

Olaya uygun bulunmama genellikle, icra ve iflas dairesinin yaptığı işlemde kullanmış olduğu takdir hakkının somut olaya (hadiseye) uygun olmamasıdır. Örneğin icra memuru, açık artırmanın şeklini, yer ve gününü, gazete ile ilan yapılıp yapılmayacağı hususunu takdir ederken, tarafların yararına en uygun olan yöntemi tercih etmelidir. Tarafların yararına uygun olmayan ilanlar, şikâyet konusu olabilmektedir.

& İİK'nun 114. maddesi satış ilanının ne şekilde yapılacağını, artırmanın tarzını, yerini, gününü ve ilanın gazete ile yapılıp yapılmayacağını icra müdürünün takdir ve tespit edeceğini düzenlemiştir. Ancak icra müdürü gazete ile ilana bunun, ilgililerin yararına en uygun olacağına kanaat getirdiği takdirde karar verir. Görüldüğü üzere, her ihalenin gazetede ilan zorunluluğu bulunmayıp, satış memurluğuna, her iki tarafın menfaati gözetilmek koşulu ile bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır. İcra müdürlüğünün 20.10.2016 tarihli satış kararında; satış ilanının; Gazete ile ilanına gerek olmadığına karar verildiği görülmektedir. Somut olayda, ... İli ... İlçesi ... Mah. ... Mevkii 1084 Parsel sayılı Zeytinlik niteliğindeki, 214.395,00 TL muhammen bedelli taşınmazın 23.12.2016 tarihli ihalede 109.700,00 TL bedelle alacağa mahsuben alacaklı tarafından satın alındığı görülmektedir. İhalenin gazetede ilanı yapılmaması satışa katılımın olmamasına, katılımın az olmasına sebep olabileceği gibi, bu durum, talep ve talibi azaltıcı nitelikte olup, ihaleye tek alacaklının katılıp pey sürmesi ve artırma bedelinin yalnız taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin %50'si, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını karşılaması bunun göstergesidir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle şikâyetin kabul edilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir[5].

 

-       Bir Hakkın Yerine Getirilmemesi

Bir hakkın yerine getirilmemesi ifadesinden anlaşılması gereken, yetkili icra organının yapması gereken işlemlere karşı hareketsiz kalmasıdır. Bu hareketsizlik açık veya örtülü olabilir. Örneğin haciz talebine rağmen haczin uygulanmaması.

 

-       Bir Hakkın Sebepsiz Şekilde Sürüncemede Bırakılması

İcra memurunun görevine giren bir hususta kendisine yapılan yasaya uygun taleple ilgili olarak, mevzuatta belirtilen sürede, böyle bir süre öngörülmemiş ise makul bir sürede gerekli işlemi yapmaması bu kapsamdadır. Örneğin İİK m. 61 hükmü gereğince, icra müdürünün takip talebinden itibaren en geç 3 gün içinde ödeme emri düzenleyip borçluya tebliğe çıkarması gerekir. Bu sürelere riayet edilmeyerek işlemin sürüncemede bırakılması şikâyet nedeni oluşturur.

 

C) Şikayet Süresinde Yapılmalıdır

- Yedi Günlük Şikâyet Süresi

Bir şikâyetin icra mahkemesince esastan incelenebilmesi için şikâyetin süresinde olması gerekir. İİK m. 16/1-son cümle hükmüne göre şikâyet süresi, şikâyete konu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 GÜNDÜR. Bu süre hak düşürücü süredir, resen dikkate alınır.

Sürenin başlangıcı: 7 günlük şikâyet süresi, ilgili işlem tebliğ edilmişse tebliğden itibaren başlar. İlgili işlem tebliğ edilmemişse, şikâyet eden o işlemi hangi tarihte öğrendiğini belirtmişse, süre o tarihten itibaren başlar.

-       Süresiz Şikâyete Tabi Haller

Kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlere karşı şikâyet 7 günlük süreye tabidir. Ancak bazı hallerde şikayet süreye tabi değildir. Bu durum daha çok yargı kararlarıyla şekillenmektedir.

Yargıtay kararlarında, süresiz şikâyete tabi olduğu belirtilen hallerin önemli bir kısmı şu şekildedir:

& Sıra cetveli yapılmaması, bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olup, İİK’nun 16 maddesine göre süresiz şikâyete tâbidir[6].

& Usulsüz şekilde 2. ve 3. haciz ihbarnamesi tebliği: Şikâyetçi üçüncü kişi, 1. haciz ihbarnamesine yasal süre içinde itiraz etmiş olmakla, borçlunun, üçüncü kişi nezdinde 89. madde kapsamında haczedilecek bir alacağı bulunmadığı kabul edileceğinden, kendisine 2. haciz ihbarnamesi gönderilemez. Buna rağmen tebliğ edilen 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin iptali istemi, bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olup İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikâyete tâbidir[7].

& Üçüncü kişinin şikâyeti, birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmesine rağmen ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderilemeyeceğine yönelik ise, bu başvuru İİK m.116 uyarınca bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili şikâyet niteliğinde olup süresiz şikâyete tabidir[8].

& İİK'nun 89. maddesinde belirtilen prosedür tamamlanmadan, 3. kişinin mallarına konulan haciz işlemi usulsüzdür. Ayrıca İİK 89/2 haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra belli süre geçirilmeden 89/3 haciz ihbarnamesinin gönderilmesi yok hükmünde olup bu husus bir hakkın yerine getirilmemesi kapsamında İİK'nun 16/son kapsamına giren şikâyet niteliğindedir ve süresiz olarak takip sonuna kadar ileri sürülebilir. Bu durumda, İİK 89/3 tebliği ve müteakip işlemleri usulsüz olup mahkemece taleple bağlı kalınarak İİK 89/3. maddeye göre yapılan tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir[9].

& İlamın bölünerek birden fazla takibe konu yapıldığına ilişkin iddiası, bir hakkın yerine getirilmemesi ilgili olup, bu tür şikâyetler İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebilir[10].

& Süresinde satış talebinde bulunduğundan haczin düşmediği şikâyeti: Alacaklının icra mahkemesine başvurusu, süresinde satış talep ettiğinden haczin düşmediğine ilişkin olup, başvuru bu haliyle bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikâyete tâbidir. Bir başka anlatımla, anılan konuda icra mahkemesine her zaman şikâyet olunabilir[11].

& Belediye Kanunu m. 15/9’a aykırılık: 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/9. maddesinde; "Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez" hükmü yer almaktadır. 5393 sayılı Kanun'un 15.maddesi uyarınca ileri sürülecek haczedilmezlik şikâyeti, bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili olup İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca borçlu belediye tarafından süresiz olarak yapılabilir[12].

& Ödeme emrine süresinde itiraz etmesine rağmen takibin durdurulmadığı şikâyeti: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla başlatılan takipte, borçlu vekili, borçluya ödeme emri tebliğ edildikten sonra borçlunun süresinde itiraz etmesine rağmen icra müdürlüğünce takibin durdurulmadığını ileri sürerek takibin devamına ilişkin icra müdürlüğü kararının iptali istemiyle icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece; şikâyetin yedi günlük sürede yapılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Şikâyete konu husus, bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olup, İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikâyete tâbi olmakla icra takibi sonuçlanıncaya kadar ileri sürülebilir[13].

& Şikâyetin konusu, genel haciz yolu ile ilamsız takipte, takibin kesinleşmesinden sonraki evrede yapılan bakiye dosya borcunun hesabına ilişkin icra müdürlüğü işlemi olup, yasanın emredici kuralından kaynaklanan bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca şikâyet süreye tâbi değildir[14].

& İcra müdürlüğünün İİK m. 135/1’e aykırı olarak tapuya yazı yazmaması: 4721 sayılı TMK'nın 705. maddesi gereğince cebri icra yolu ile satışta ihalenin kesinleşmesi koşulu ile mülkiyet ihale tarihinde alıcıya geçer. İİK'nun 134/son ve 135/1. maddeleri uyarınca, ihalenin kesinleşmesi üzerine icra müdürü, taşınmazın alıcı adına tescili için tapuya yazı yazar. İcra müdürlüğünün yasanın amir hükmüne aykırı davranışı bir hakkın yerine getirilmemesi olup, İİK'nun 16. maddesi uyarınca süresiz şikâyete tabidir[15].

Kamu düzenine aykırı işlemler belli bir sürenin geçmesiyle hukuk geçerlilik kazanmazlar. Bu nedenle bu işlemlerin süreye bağlı tutulması doğru olmayacaktır. Kamu düzenine aykırı işlemlerin iptali her zaman mümkündür.

İlama aykırılık halleri: Aşağıda verilen Yargıtay uygulamasından da anlaşılacağı üzere, ilama aykırılık halleri süresiz şikâyete tabidir. Örneğin, ilamdakinden fazla alacak talebi, fazla faiz talebi gibi durumlar süresiz şikâyete tabidir.

N Dikkat: HER KANUNA AYKIRILIK, KAMU DÜZENİNE AYKIRILIK ANLAMINA GELMEZ ve süresiz şikâyet etme sonucunu doğurmaz. Örneğin İİK m. 82/12 hükmüne aykırı “meskeniyet” nedeniyle haczedilmezlik şikâyeti 7 günlük süreye tabidir[16].

 

III – ŞİKAYETİN TARAFLARI KİMLERDİR?

Şikâyet bir dava olmadığından, şikâyet başvurusunda davacı ve davalı kavramları kullanılmaz. Bu nedenle, şikâyetin tarafları, “şikâyet eden” ve “şikâyet olunan (veya karşı taraf)”tır[17].

İcra dairesinin yaptığı bir işlemden dolayı zarar gördüğü kanısında olan her ilgili, ilgili işlem hakkında şikâyet yoluna başvurabilir.

Şikâyet, icra dairesinin bir işlemine karşı yapılır. Şikâyet konusu olan işlem icra dairesinin bir işlemi olmasına rağmen, diğer bir ifade ile, şikâyet olunan, icra (veya iflas) dairesi olmasına rağmen, şikâyet başvurularında icra dairesi hasım (şikâyet edilen-karşı taraf) olarak gösterilmemektedir.

& İhale alıcısının kendisinden istenecek KDV oranının %1 olması gerektiği yönündeki talebi, Medeni Usul Hukuku anlamında dava olmayıp İİK' nun 16. maddesi kapsamında "şikâyet" niteliğindedir. Bu nedenle inceleme yapılırken aynı Kanunun 18. maddesi hükümlerinin gözönüne alınması gerekir. Hasım yanlış gösterilse veya hiç gösterilmese bile şikâyet reddedilmeyip doğru hasma şikâyet dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekir.  Somut olayda ihale alıcısının şikâyet dilekçesinde hasım olarak icra müdürlüğünü göstermesi yanlış ise de, bu yanlışlık şikâyetin husumet yokluğundan reddini gerektirmez[18].


İnceleme yapılırken İİK’nun 18. maddesi hükümlerinin göz önüne alınması gerekir. HASIM YANLIŞ GÖSTERİLSE VEYA HİÇ GÖSTERİLMESE BİLE şikâyet reddedilmeyip doğru hasma şikâyet dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekir.

Desteğe mi İhtiyacınız Var?

Herhangi bir konuda desteğe ihtiyacınız var ise bizlere istediğiniz anda ulaşabilirsiniz

İletişime Geç